Gestalt Terapi
YARATICI UYUM SAĞLAMA
Yaşamımız boyu sürekli olarak değişen çevremize, şartlarımıza uyum sağlarız. Gestalt’ta yeni durumlara cevap olarak yeni varoluşlar yaratılması ve bu hareketin aktif doğasını vurgulamak için buna yaratıcı uyum denir. Tüm sağlıklı yaratıcı uyumlar, olayların eski oluş şeklinden çıkarak, şimdi nasıl olduklarını anlamaya dayanır. Şartlar değiştiğinde bu değişmiş şartlara eski tepkilerimizi vermeyi bırakır yeni bilgiyi alır yeni bir geştalt oluştururuz.
İnsanlar sınırsız sayıda yaşam durumuna adapte olacak beceriye sahiptirler. Çocukluktan yetişkinliğe tüm gelişim aşamalarında içine atıldığımız duruma en uygun çözümü buluruz.
Yaratıcılığımız bize verilen bir şeydir. Yaratıcılığımızı nasıl kullandığımız çevremizle olan ilişkimize bağlıdır; ne tür teşvikler var, neleri deneyimlememize izin var, ne tür kısıtlar mevcut. Çevrenin destekleyici olup olmaması değişen şartlara yaratıcı bir şekilde uyum sağlamamamızı etkiler.
Karşılaştığımız her durum ve şart, kendi ihtiyaçlarımız ve çevresel kaynaklar arasındaki en ideal dengeyi bulmamız için bir olanak sağlar. Yeni durumlarla karşılaştıkça tepkilerimizi yenileyip gözden geçirdikçe büyüme gerçekleşir. Büyüme çevresel şartlar tarafından desteklenmelidir. Çocuklar yoksun bırakıldıkları ortamlarda bu durumu telaffi etmek yaratıcı bir şekilde uyum sağlarlar. Örnek olarak yeterli stimülasyon olmayan bir ortamda büyüyen çocuk, kendi yarattığı fantazi dünyasına sığınabilir. Çocuk ortama göre kendini düzenler. O zaman için yaratıcı uyum aracılığıyla öz-düzenleme çocuk için en iyi çözümdür. Yeni yaratıcı uyumlar eskilerinin yeniden yapılandırılmasını gerektirir.
Gestalt terapi bütünsel-holistik beden merkezli psikoterapidir. Şu soruyu sormak gerekir: alı bedenden ayrıyor muyum? Bedenimi durumumun bir uzantısı olarak görüyor muyum?
Heidegger böyle bütünsel bir yaklaşıma”dünyada olmak” diyordu. Bu varlığımız – varoluşumuz (existence) ve dünyamız arasındaki bağlantıdır. Holizm bedeni akıldan ayırmaz, bunlardan içsel ve dışsal deneyimler gibi bahsetmez, insanı çevreden boşanmış olarak düşünmez. Holizm dünyayı birbiriyle ilişkili görür. Holizm felsefesi gestalt ile uyum içindedir, her ikisi de bütünleri sürekli gelişen ve evrimleşen, statik olmayan bir halde ve sürekli bir akış içinde görür. “evrenin evrimi, bütün-yapıcı aktivitenin ilerleyen gelişiminde kaydıdır” (smuts, 1926).
Gestalt’ın bilinen en önemli holistik ilkelerinden birisinde bütünün parçalarının toplamından farklı ve büyük olduğu söylenir. Burada insanların birliğinin tam/eksiksiz bir organizma olduğu kabul edilir, insanların ve çevrenin birliği fikri mevcuttur burada. Gestalt psikolojik olayları bireyden ve tüm durumdan ayrı ve izole edilmiş bir şekilde incelemez. Gerçek holistik bir yaklaşım, başlangıçta alakasız gözükse bile hiçbir alakalı boyutu gözardı etmez.
Gestalt akıl ve bedenin somatik birliğini, bireyin durumu ve duruma etki eden tüm etmenleri göz önüne alarak kabul eder. Holizmin gözlemlenebilir belirtilerine bakarız, danışan nasıl hareket ediyor, mimikleri, el ve kol hareketleri, jestleri, sesini, nefesini nasıl kullanıyor, mekanı nasıl dolduruyor, dünyada kendisini nasıl konumlandırıyor (mikrokozmoz olan terapi odasında kendisini nasıl konumlandırıyor)